Of-Hayrat Derneği Başkan Adayı Kemal Hacıbektaşoğlu
KÜLTÜR VE SANATİstanbul’un en güçlü derneklerinden olan Of Hayrat Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nde 2010 yılından beri başkanlık görevini yürüten Mustafa Saral’ın görev süresi dolması ve yeniden aday olmadığını açıklamasının ardından adaylar belli olmaya başlandı.
Başkanlık için en güçlü adaylardan Kemal HACIBEKTAŞOĞLU ile projeleri, neden aday olduğu ve gündeme dair her şeyi dobra dobra konuştuk.
Kemal Bey, başkan adaylığınız hayırlı olsun. Uzun Dönemden ber dernek faaliyetlerinin içindesiniz. Neden aday olma ihtiyacı hissettiniz ?
"Öncelikle bir noktayı belirtmek istiyorum. Of Hayrat Kültür ve Yardımlaşma Derneği, yarım yüzyıllık bir tarihi, geleneği, kökleri olan, bir duruşu olan bir yapı. Of ve Hayrat’ı hayatın her alanında temsil etmiş ve İstanbul’da hemşerilerimiz için önemli bir temas noktası olmuş bir kuruluş.
Yöremizden her kesimden insanın büyük özverilerle elini taşın altına koyduğu, her türlü maddi ve manevi desteği verdiği büyük bir camia.
Böyle bir adaylıkta temel amaç, çıtayı bir üst kulvara yerleştirebilmek. Derneğimizin potansiyeliyle yaptıkları arasında ciddi bir mesafe oluşmaya başlamıştı. Diğer bir ifadeyle yüz birimlik enerjiniz var ve bunun sadece yirmi birimini kullanarak yaşamaya devam ediyorsunuz. Koşmanız gerektiği yerde yürüyoruz. Önceki yönetimlerin yaptıkları çok önemli işler var. Biz bu işleri tabi ki devam ettirip, fazladan neler yapabiliriz diye düşündük.
Derneğe gönül vermiş bir çoğunlukla beraber bir araya geldik. Ne yapabiliriz sorusunu sormaya başladık. Benim adaylık sürecim, sadece benim kararım değil, tam tersine kanaat önderlerimizin, büyüklerimizin teşviki ile gerçekleşen bir süreç. Burada benim adaylığımı bir ekip hareketi olarak düşünmenizi rica ediyorum. Bizim OF-HAYRAT camiasının yetiştirdiği çok önemli değerler var, İş adamları, akademisyenler, bilim ve sanat insanları, kanaat önderleri var…"
Kimleri kastediyorsunuz?
"Siz de kabul edersiniz ki isim vermem doğru olmaz bu aşamada. Bununla birlikte, Of ve Hayrat’ın birçok ailesini temsil eden bir yapıdan bahsedebilirim. Ziyaret etmiş olduğumuz büyüklerimize, köy derneklerimize kendimizi anlattık. Ne yapmak istediğimizi, neden yapmak istediğimizi söyledik. Ciddi bir şekilde, pozitif bir yaklaşım ve destek hissettik. İşin ilginç tarafı, edindiğimiz en önemli izlenim, görüştüğümüz her bir yapının ve kişinin temelde söylediği, böyle bir çalışmaya ihtiyaç olduğu yönünde."
Peki o zaman, soruyu ne yapmak istediğiniz üzerine soralım. Yönetime seçilirseniz derneğe ve hemşerilerimize nasıl bir katkınız olacak?
"Derneğimizin geçmiş dönem faaliyetlerine baktığımızda, burs verilmesi, kurtuluş gecesi etkinliği, iftar etkinliği, ziyaretler, bina yapımı, futbol turnuvası düzenlemesi gibi etkinlikler göze çarpmakta. Bu etkinliklerimizin hepsi elbette devam edecek. Bununla birlikte bu faaliyetlerin üzerine yeni ve güçlü projeler inşa etmeyi planlıyoruz. Örneğin, komisyonlar yapılanmasına geçeceğiz. Eğitim Komisyonu, Sağlık ve Sosyal Destekler Komisyonu, Kültürel Faaliyetler Komisyonu, Akademik Çalışmalar Komisyonu gibi. Her bir komisyonumuz üç proje ürettiğinde, toplamda otuz farklı projeden bahsediyoruz. Eğitim faaliyetlerimizi sadece bursla sınırlandırmayıp, gençlerimizi iş dünyasına ve geleceğe hazırlayacak yapılar kuracağız, mentörlük sistemi gibi. Mentörlük, bir genç üniversiteli arkadaşımızın, bir işadamı büyüğümüzün yanında yetişmesine olanak sağlayan bir yapı. Sağlık Komisyonu, dar gelirli hemşehrilerimizin temel sağlık gereksinimlerine yönelik çalışmalar yapacak. Kültürel Faaliyetler komisyonu, yöremizde ve İstanbul’da insanımızı bir araya getirecek organizasyonlar yapacak. Kültürel faaliyetler komisyonu, yöremizde ve İstanbul’da insanımızı bir araya getirecek organizasyonlar yapacak. Diğer bir ifadeyle, Derneğimiz birçok faaliyetle aktif yaşayan bir dernek olacak."
Görebildiğim kadarıyla ciddi bir değişim hedefiniz var. Acaba bir değişim talebi var mı? Bunu hiç sorguladınız mı?
"Burada ki doğru tanımlama, değişim değil, GELİŞİM OLMALIDIR…
Bakın, şimdi size, 2010 yılı Aralık ayında, yani bundan tam 9 yıl önce yapılan genel kurulumuzda söz alan büyüklerimizin o dönemki taleplerinden bahsedeyim. Açıkçası bu derneğin ne yöne gitmesine dair bütün işaretler detaylı bir şekilde dile getirilmiş o günlerde;
“Derneğimizin ve vakfımızın hemşerilerimize ulaşmada yetersiz kaldıklarını, eskisi gibi birbirimize çok yakın olmadığımızı, İstanbul’un büyümesi ve kültürel alışkanlıklarımızın değişmesi nedeniyle birbirimizden habersiz bir hayat yaşadığımızı, derneğimizin öncelikle bu dağılmış kitleyi toparlayacak projeler geliştirmesini, bayanların ve gençliğin dernek faaliyetlerinde yer almamasının çok büyük bir eksiklik olduğunu beyan etmişler.”
Gene aynı genel kurul toplantılarında başka bir ifade ise şu şekilde: “Son dönem yönetimlerin uygulamaları olan “dükkanı açtık isteyen buyursun” mantığı ile dernekçilikte başarılı olmanın mümkün olmadığını, derneğimizin oluşturacağı ihtisas komisyonları ile başta iş adamlarımız, siyasi partilerdeki hemşerilerimiz, bayanlarımız, gençlerimiz, akademisyenlerimiz konusunda çalışmalar yaparak aktif katılımlarını sağlamalıyız şeklinde temenniler” dile getirilmiştir.
Bu ifadeler bana ait değil. 10 sene önce derneğimizin genel kuruluna hitaben yapılan konuşmalar. Zabıtlardan baktık…
Biz programımızı ve komisyon yapılanmamızı oluşturduktan sonra hemşerilerimizi ziyaret turlarına çıktığımızda konuşulan konular yine bunlar.
Tabi ki son 10 yıl da derneğimizde çok muazzam çalışmalar yapılmıştır. Bunların içinde bizde az veya çok iştirak ettik destek verdik. Bizim burada söylediğim işte bu yüzden değişim değil. GELİŞİM."
Peki Gelişim diyelim, O zaman gelişim talebi yeni bir talep değil. Değil mi ?
"Kesinlikle.
Hayatın kendisi bir gelişim aslında. Bugün ortaya çıkmış bir durumdan bahsetmiyorum."
Hatta bu derneği kuran büyüklerimizin motivasyonu da gelişim üzerine değil miydi?
"Yarım yüzyıl önce toplumumuzdaki büyük değişimi, köyden kente göçü görerek bu derneği kuran büyüklerimizin motivasyonu bulunmaktadır. Onların amacı da bu değişimi yönetmekti. Geliştirmekti…
O insanlar, doğdukları toprakları, köylerini, ailelerini, yakınlarını, sevdalarını, arkadaşlarını arkalarında bırakarak, kendi hayatlarını değiştirmek; çocuklarını ve torunlarına daha iyi bir gelecek hazırlamak için yola koyuldular. Aslında bakarsanız bu başarı o büyüklerimizin başarısıdır."
Adaylığınızı diğer adaylardan farklı kılan unsur nedir sizce?
"Sadece benim adaylığımı değil, hep birlikte oluşturduğumuz yönetimi, belirleyen unsur hepimizin genç olması, hayata dair üretkenliğimizi yöremiz insanı için kullanmaya hazır olmamız ve tabi ki kadınlar. Bakınız bizim yönetimimizin neredeyse yarısı kadınlardan oluşacak.
Yönetimimizde akademisyen de var, iş adamı da var, hukukçu var, bürokratta var, mimar da var. Bu profillere baktığımızda, kendi birikimlerini derneğe sunmaya hazır insanlarımız bu kişiler.
Ve en can alıcı nokta odur ki bu insanların dernekten hiçbir beklentileri yok. Başarıyı, ürettikleri projelerde, dokundukları insanlarda, oluşturdukları fayda da arayan insanlardan bahsediyorum.
Bir diğer konuda, tüm hemşerilerimize dokunan bir yapı kurmak istememizdir. Yani siyasete angaje olmadan, tüm siyasi yapılara eşit mesafede bakan bir yapı…
OF’LU , HAYRAT’LI OLMAK YETER. Diyoruz."
Kemal Bey, yöremizin bir insanı çıkıp da amacınız ne diye sorsa ne dersiniz?
"Amacımız bina yapmak değil, binayı anlamlı kılacak olan insanımıza dokunmak. Küresel bir firma olan ve iPhone telefonlarının üreticisi Apple’ın marka değeri, sadece o logosunun değeri, sahip olduğu binaların değerinin çok çok üzerinde. Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, Batı artık sahip olduğu arsayla, binayla değil, insan sermayesiyle ve bilgiye hakimiyetiyle gücü elinde tutuyor. Derneğimizin asıl zenginliği, işte bu noktada, yöremiz insanıyla kuracağı güçlü bağ ile insan sermayesine katkı vererek ortaya çıkacaktır. Yöremizin, okumuş insan gücü, profesörü, işadamı, mühendisi, öğretmeni, gençlerimiz…. Kısaca tüm OF’LULAR…
Asıl zenginliğimizin bu olduğunu kavramamız gerekiyor. Kaynak arıyorsak, bu insanlarımız kaynak olarak bize yeter. Bu insanlarımızı tekrar dernek çatısı altına çekebilmek, hep beraber projeler üretebilmek, sadece İSTANBUL’DA değil, OF’TA , HAYRAT’TA insanımıza dokunabilmek."
Bahsettiğiniz projelerin finansmanını nasıl sağlayacaksınız?
"Derneğimizin gelirleri, bu projelerin hayata geçirilmesi için en önemli kaynağımız.
Bununla birlikte, yöremiz iş adamlarının da desteğini alabileceğimizi biliyoruz. Size bir örnek vereyim. Yıllar önce Avrupa Birliği tarafından ülkemizin adaylık sürecinde Türkiye’ye 400 milyon avroluk bir kaynak tahsis edilmişti. Bu paranın kullanım şartı, Avrupa Birliği standartlarında projelerin üretilmesiydi. O dönemde ne yazık ki, yeterli proje olmadığından dolayı, ülkemiz, bu kaynağı kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmıştı. Bu noktada belirtmek istediğim, asıl sorunun kaynakların bulunması değil, yeni, nitelikli, katma değer üretecek projelerin oluşturulmasıdır. Bunu yapabildiğimiz takdirde, yöremiz büyüklerinin de desteğini alabileceğimizi biliyoruz. Bir çoğu ile zaten görüştük.
Köy Derneklerimizle ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Of Hayrat Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin ana iskeletini köy derneklerimiz oluşturuyor. Bu dernekler olmasaydı, derneğimizin organizasyonu ciddi bir şekilde eksik kalacaktı. Köy derneklerimizin sayesinde yöre insanıyla daha aktif bir iletişim sağlanabiliyor. Burada sorulması gereken soru şu: Acaba bu derneklerimiz, yeterince Of Hayrat derneğimizle ortak çalışabiliyor mu? Ya da ne kadar destek alıyorlar? Açıkçası ben bu konuda bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Evet, bir iletişim var. Çok iyi işler yapıldı. Ama istenilen seviyede mi? Bence hayır.
Bu eksikliğin giderilmesi için de çalışılması gerekmektedir.
Köy dernekleri başkan ve yönetimlerini dernek faaliyetlerinin karar organlarında daha aktif görmek istiyoruz. Bunları derneğimizin içine daha çok sokmamız gerekiyor. Bunun için her ay danışma meclisi topluyacagız ve köy dernekleri ile vakıf ve dernek yönetimlerini müşterek bu meclise davet edeceğiz. Burada kararlar alıp uygulayacağız.
Öyle biz yaptık oldu düşüncesi bizde yok."
Son olarak dernek üyelerine, hemşerilerimize vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
"Toplumdaki karşılığı, sosyal ve ekonomik büyüklüğü, siyaset ve iş dünyasındaki rolü, devlet yönetimi ve bürokrasideki olağanüstü gücü ve etkisine baktığınız zaman Derneğimiz sıradan bir hemşeri derneği olmanın çok ötesine geçmiştir.
Şunu da kabul etmek gerekir ki yönetimler ve anlayışları zamanla yorulabiliyor, eski motivasyonlarını kaybedebiliyor. Bu nedenle bizlere, diğer bir ifadeyle 10 OCAK 1967 tarihinde yapılan ilk toplantının heyecanını taşıyan bizlere güvenmenizi ve inanmanızı istiyoruz. Biz hep beraber tüm hemşerilemiz bu derneğin doğal üyesidir, başkanıdır."
Kemal Bey, teşekkür ediyorum zaman ayırdığınız için.. Adaylık sürecinde başarılar diliyorum.
"Ben teşekkür ederim. OF-HAYRAT Camiası için hayırlısı olmasını umut ediyorum."
İlginizi Çekebilir