Trabzonspor’un Akyazı’da bulunan tesislerle ilgili KTÜ’de görev yapan Jeolog Profesör Osman Bektaş açıklamalarda bulundu.
“Akyazı Stadı projesi büyük bir gizlilik içinde hazırlandı. Sanki atom santrali, gizli bir askeri üs var gibi çok gizli tutuldu. Konunun uzmanı kişilere bilgi bile verilmedi. Ancak Hayrettin Hacısalihoğlu yönetici olduğunda oraya gidebildik.” “Çok ayrıntılı bir rapor hazırladık. Bunu Ulaştırma Bakanlığına, Sağlık Bakanlığına, Trabzonspor’a ulaştırdık. Şimdi Trabzon Belediye Başkanı’nın çıkıp, ‘Elimizde bu konuyla ilgili bilimsel bir rapor yok’ demesi bizi şaşırttı. Bu ayıp. Yakışık almaz.”
İŞTE PROFESÖR DOKTOR OSMAN BEKTAŞ’IN O AÇIKLAMALARI
Önümüzde bilimsel rapor yok deniliyor. Halbuki bilimsel raporu biz Trabzonspor’a verdik, TOKİ’ye verdik, Ulaştırma Bakanlığına gönderdik. Sitelerde yayınlandı. Bu şu anlama geliyor: Bu işin uzmanlarının verdiği bilgiyi sıradan bir bilgiymiş gibi kabul ediyor. Dolayısıyla bu bize cevap hakkı doğurdu en azından bana doğurdu. Siz mutlaka bu işi özetlerken teknik terimler kullanacaksınız ama insanların daha iyi anlayabileceği dilden konuşacak olursak Akyazı’da ana problem nedir? Akyazı dolgusu yapılırken biz başlangıçta dedik ki burası heyelan sahasının denize doğru uzantısıdır. Buranın jeolojik, jeofizik etüdünün çok iyi yapılması lazım, çünkü saha sakıncalı bir yerde. Heyelan sahası denize doğru devam ediyor. Burayı siz doldurursanız, bir de üzerine stat koyarsanız burada tehlike olabilir.
Bu jeolojik çalışmaların çok dikkatli yapılması gerekir dedik ama yapılan çalışmalar dünya standartlarına uygun jeofizik ve jeolojik çalışmalarına uygun değil. İkazlarımıza rağmen. Ondan sonra inşaatta başlarken asla ve asla bizi inşaat alanına koymadılar, yaptıkları her şeyi gizlediler. Oysa bakın dünyada yapılan emsal projeler uluslararası bilimsel dergilerde yayımlanır. Hatalar da başarılar da açık bir şekilde ortaya konur. Ama burada muazzam bir gizlilik var, sanki atom santrali, gizli bir askeri üs gibi var gibi çok gizli tutuldu. Halbuki burada yapılan olan mühendislik çalışmalarının öğrencilerle, üniversitelerle paylaşılması lazım. Biz buraya stat bitene kadar giremedik. Ne zaman ki Hayrettin Hacısalihoğlu asbaşkan oldu, stat bitti. Ben özel izin alarak orayı gezebildim. Gördüğüm manzara karşısında hayrete düştüm. Statta deformasyonlar var. Bunlar nedir, kırılma, açılma, zemin kattaki fayanslarda patlamalar, kırılmalar gibi deformasyon yapıları var. Ben jeoloji mühendisiyim. Bu deformasyonları gördükten sonra, üniversiteden Doç. Dr. Erol Şadoğlu ile birlikte stada gittik. Kendisi inşaat mühendisidir.
Ortak görüş; ‘Statta oturmalar farklı’. Bakın burası çok önemli. Düzgün oturmalarda kırılma olmaz. Binalarda oturmalarda düzgün olsa yapıda kırılma açılma olmaz. Farklı oturmalar var. Bir taraf daha az oturuyor, bir taraf daha fazla oturuyor. Bu nedenle kırılmalar başlamış. Bu binada kırılma varsa bina altındaki radye temel onun altındaki kazıklar bir bütündür. Şimdi burada en önemli sorun şu: Binada deformasyon varsa onun altındakinde de deforme olması lazım, onun altındaki kazıklarda da deformasyon olmalı. İşte bizim üzerinde durduğumuz konu yer altında ne oluyor? Bu bina neden deforme oluyor? Projeye göre olmaması gereken deformasyon yapıları gelişiyor. Çünkü proje ne diyor, bina ve radye temel sağlam temeller üzerine kurulmuştur. Burada bir deformasyon varsa ve sistem de bir bütünse bütün olarak temelde bir sorun var demektir.
Bu temeldeki sorun çözülmeden bunun yanına stattan daha büyük bir hastanenin yapılması yanlıştır. Bütün dünya bu tür dolguları yaptıktan sonra dolgunun yük taşıma kapasitesini ölçmek için ölçümler, testler yapılır. Neresi ne kadar zaman içerisine çöküyor diye. Bu yapılır. Bu yapılmadı. Ama üniversite bunu bir doktora çalışması olarak yürüyor. Bütün bu çalışmaların sonucunda gerek jeoloji gerek inşaat gerekse haritanın verdiği sonuç şu: Temelde bir sorun var, bu temeldeki sorun üst yapıya yansımış ki kırılma açılma gibi deformasyonlar oluşmuş. Şimdi bu sorunun takip edilmesi lazım. Şu anda ciddi bir açılma tehlikesi yok ama bir hastalık var, bu hastalığın takip edilmesi, tedavi edilmesi lazım. Bizim önerimiz şuydu: Jeoloji, inşaat, haritadan oluşan bilirkişiler tarafından 3 ay arayla sürekli olarak buranın takip edilmesi gerektiğini önermiştik. Bu raporu başta Sağlık Bakanlığına, Ulaştırma Bakanlığına, TOKİ’ye, Trabzonspor’a, Trabzon Belediyesine ilettik. Biz burada stat yıkılıyor demedik. Statta hayati tehlike var demedik fakat kırılma ve açılmaların başladığını söyledik. Bu açılmalar da birkaç milim çapındadır, hasar azdır. Ama bu hasar oturmalar devam ederse ‘orta hasar’a geçer, daha da devam ederse bu oturmalar ‘ileri hasar’a geçer ve stat yıkılır. Biz hasarın ilk aşamasındayız. Dolayısıyla hasarın ikinci ve üçüncü aşamalarına girmeden sürekli bu stadın izlenmesi gerekir diye rapor ettik ama bugüne kadar hiçbir bakanlıktan bir şey almadığımız gibi Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız da şunu söylüyor: Elimizde bilimsel rapor yok. Bu rapor dediğim gibi hiçbir menfaat sağlamış değiliz. Trabzonlu bilim adamı olarak Trabzon’a vefa borcumuz var. Görevimizi yaptık, ikaz ettik. Tehlike var, bu tehlikeyi takip etmek lazım. Tekrar ediyorum, bina çöküyor demedik. Fakat tehlike başlamıştır. Bu tehlikenin ne kadar süreceğini, nereye kadar gideceğini bilmiyoruz. Kesinlikle takip edilmesi şart. Bizim söylediklerimiz, ikazlarımız asla dikkate alınmıyor. Burada siyaset bilimin önünde gidiyor. Çünkü eğer gerçekten orada bir tehlike olduğu kabul edilirse bilim adamlarının söylediğini kabul ederse o zaman ne sorun ortaya çıkacak biliyor musunuz, bunun sorumlusu kimdir?
Bakın ben bu hatanın sorumlularını söyleyeyim: Burada görev alan jeoloji mühendisleri, inşaat mühendisleri, kısaca tüm mühendisler, TOKİ, müteahhitler, herkes bu sorunda sorumlu tutulacak. Ama bugün Türkiye’de maalesef yapılan hatalardan kimse sorumlu tutulmuyor. Kimse bedel ödemiyor. Bu milletin parası bu şekilde çarçur ediliyor, ondan sonra ‘Allah’tan geldi’ deniliyor. Biz bu hataları kabul edersek, tamam burada hata var dersek işte ondan sonra gelecekler siyaset yapıyor. En kötü senaryo ne olabilir? Oturmalar devam ederse, stadı boşaltmak gerekir. Ama bu dediğim her an çökebilir, bunun ne olacağı belli değil. En iyi senaryo ne olabilir? Bu oturmalar, bu deformasyonlar durur, bir şey olmaz. Yıllarca bu böyle gidebilir. Ama ciddi anlamda bilimsel çalışmalar yapılmalı.
Tedavi için öncelikle neler yapılmalıdır? Önce hastalığı tespit etmemiz lazım. Teşhis edilmedi. Şu anda bir sıkıntı var. Bu sıkıntı alttaki kazıklardan mı geliyor, kırılmalar mı var, temel mi kayıyor? Burası bir heyelan sahası. Biz oradaki olasılıkları saydık, çeşitli problemler olabilir. Biz bilimsel çalışmalar yapmadık, sadece ikaz edici çalışma önerisi sunduk ve şunu dedik: KTÜ’de bu konuda kurulan uzmanlar burada çalışmalar yapmalı. Bunlar çalışacak, ondan sonra sorun tespit edilecek. Ve o sorunun tedavisi yapılacak. Bakın önemli bir konuya değinmek istiyorum. Japonya’da yapılan aynı benzer mühendislik çalışması Amerika’da yılın ödülünü aldı. Beklenmeyen başarısızlıklar oldu ama o insanlar o başarısızlıkları çok rahat bir şekilde bilimsel ortamda bilim adamlarıyla paylaştılar. Maalesef biz bunu yapamıyoruz.
Yorum Yazın