Allah Kur`an ile bazı insanları yükseltir; bazılarını da alçaltır, anllamındaki hadiste geçen alçaltmayı nasıl anlamalıyız? Bunlar kimlerdir?
Ömer İbni Hattâb radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber aleyhissalatü vesselam şöyle buyurdu:
“Allah şu Kur’an’la bazı kavimleri yükseltir; bazılarını da alçaltır.” (Müslim, Müsâfirîn 269; Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 16)
Bu hadiste Asr-ı saadetten kıyamete kadar geçerli olan bir prensibe vurgu yapılmıştır: Kur’ân’la amel eden müslüman kişi ve toplumları Allah yükseltir; onunla amel etmeyenleri ise alçaltır. Hadiste kastedilen yükselme ve alçalmayı hem zahiri hem de manevi anlamda anlamak mümkündür.
Nevevi, Riyazü’s-salihinde İmam Müslim’den seçip aldığı bu hadisin baş tarafında şu bilgiye yer varir: Hz.Ömer’in Mekke’ye vali tayin ettiği Nâfi‘ İbni Abdülhâris, Mekke taraflarındaki Usfân’da Halîfe Ömer’e rastlar. Halife kendisine:
– Bu vadi halkına kimi memur tayin ettin, diye sorar. O da:
– İbni Ebzâ’yı tayin ettim, der. Hz. Ömer:
– İbni Ebzâ kimdir, diye sorunca, vali:
– Bizim âzatlı kölelerimizden biridir, cevabını verir. Hz.Ömer:
– Sen onların üzerine bir âzatlı köleyi mi tayin ettin, deyince, Nâfi‘:
– Fakat o, Allah’ın kitabını iyi okuyan ve bütün farzları da bilen biridir, der. Bunun üzerine Hz. Ömer:
– Dikkat edin, Peygamberiniz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, diyerek yukarıdaki hadisi nakleder.
Kur’an’la yükselenler, ona inanan, şânını yücelten, onunla amel eden, hayatlarını Kur’an’ın emir ve yasaklarına göre tanzim edenlerdir. Allah Teâlâ onlara bu sayede dünyada mutlu bir hayat nasip eder, âhirette de onları kendilerine nimetler ihsan ettiği kullarından kılar. Bunun aksine hareket edenleri ise alçaltır, kemâl mertebesinden alaşağı eder.
“Allah onunla birçoğunu saptırır ve yine onunla birçoğunu yola getirir.” (Bakara, 2/26)
Kur’an’ın her çeşit insana nasıl tesir ettiğinin misallerini bir çok âyette bulmamız mümkündür.
Örneğin bir âyette şöyle buyurulur:
“Biz Kur’an’dan, mü’minlere şifa ve rahmet olan şeyler indiriyoruz. Ama Kur’an, zalimlere ziyan artırmaktan başka bir katkıda bulunmaz.” (İsra, 17/82)
Netice olarak, kim Kur’an’ı okur ve onunla ihlâsla amel ederse, Allah o kimseyi yükseltir ve yüceltir.
Kur’an’ı sadece gösteriş için okuyan, keyfî yorumlarla halka sunan ve onunla amel etmeyenleri de alçaltır.
Hz. Ömer’in bu hadisi böyle bir olayın sonunda hatırlaması ayrı bir güzellik ifade eder. Muhtemelen adalet timsali halife bununla, âzad edilmiş köle bile olsa, bir kimsenin Kur’an’a sarılmak ve onunla amel etmek suretiyle yükselip, bir toplumu yönetmek gibi üstün bir mevki ve makama gelmeyi hak edebileceğini bütün mü’minlere hatta insanlığa hatırlatmak istemiştir.
Diğer taraftan,
"Bir sure indirildiğinde onlardan kimi, 'Hanginizin imanını artırdı bu sure?' diye sorar. İman edenlere gelince, onların imanını artırır ve onlar müjdelenmişçesine sevinirler. Kalblerinde bir hastalık bulunanlara gelince, onların murdarlığına murdarlık katar ve onlar kafir olarak can verirler." (Tevbe, 9/124, 125)
mealindeki ayet, ayetleri inkar edenlerin kötü sonlarına dikkat çekmektedir.
Bazı kimseler, Kur'ân'dan herhangi bir ayetle veya konuyla ilgili ileri geri konuşarak alçalır. Örneğin, Kur'ân'da ne eski imanı yenileyen ve destekleyen, ne de yeniden iman etmeyi gerektiren hiçbir şey yokmuş gibi, hiçbir delil ve iddia, hiçbir uyarı ve müjde, hiçbir gerçek yokmuş gibi göstermek ve böylece aldatılması mümkün olanları aldatmak için kendi aralarında müminlerle alay eder tarzda buna benzer sorular ortaya atar. Alttan alta kurnazlıklar yaparak küfür ve inkârlarını çevrelerine bulaştırmaya çalışır. "Hz. Muhammed hayata ne getirdi?" diyerek gerçeği şüpheli göstermek ve tevhid nurunun sonsuz feyiz ve bereketini sınırlı kabul ettirmek isterler.
İşte Kur’an, böylelerinin murdarlıkları üzerine bir murdarlık daha ekleyip murdarlıklarını arttırıyor. Yani eski küfür ve inkârlarına, imansızlıklarına, kötü huylarına ve nifaklarına bir nifak daha ilave ediyor. Çünkü her sûre ve ayet ile müminlerin iman neşvesi peyderpey nasıl artıyorsa, ahlâkları güzelleşip nasıl olgunlaşıyorsa, buna karşılık inkâr edenlerin de her inkârında küfürleri, katılıkları ve ahlâksızlıkları bir kat daha artıyor... (bk. Elmalılı, Hak Dini, Tevbe 124 ve 125. ayetlerin tefsiri)
Ayrıca, meallerini vereceğimiz ayetlerden sorunuzda geçen konuya işaretler bulabiliriz:
"Allah'ın ayetlerini yalanlayanlar..." (Bakara, 2/39)
"Allah'ın ayetlerini küçük bir pahaya değişenler..." (Bakara, 2/41)
"Kitabı okuyup, insanlara iyiliği emredip kendini unutanlar..." (Bakara, 2/44)
"Allah'ın kelamını dinleyip kavrayıp, anladıktan sonra, bile bile onda değişiklik yapanlar..." (Bakara, 2/75)
"Kitabı elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satabilmek için "Bu Allah tarafındandır" diyenler..."(Bakara, 2/79)
"Kitabın bir kısmına iman edip bir kısmını inkar edenler..."(Bakara, 2/85)
"Allah'ın indirdiği kitabın bir kısmını gizleyenler ve onu az bir değere değişenler..."(Bakara, 2/174)
"Aralarındaki hased yüzünden Allah'ın kitabı konusunda ihtilafa düşenler..." (Bakara, 2/213)
"Hakem olarak Allah'ın kitabına davet edildiklerinde yüz çevirenler..." (Âl-i İmran, 3/23)
"Gerçekte öyle olmadığı halde, insanlar öyle sansınlar diye Allah'ın kitabından okuyormuş gibi dilini oynatan ve Allah'a karşı yalan söyleyenler..." (Âl-i İmran, 3/78)
Selam ve dua ile... PAYLAŞ
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Yorum Yazın