KTÜ Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Celal Tekinbaş ve ekibi ana nefes borusunda darlık oluşması nedeniyle solunum sıkıntısı çeken hastalar için geliştirdikleri ameliyat yöntemi sayesinde tıp literatürüne girmeyi başardı.
Tekinbaş ve ekibi geliştirdikleri teknik sayesinde daha önce söz konusu ameliyatlardan sonra en az bir hafta süreyle hastaların çenesinin 'göğüsün iman tahtası' diye tabir edilen kısmına dikilerek başlarının göğüslerine yapışık vaziyette bırakılmaları yöntemine son verdi. Tekinbaş ve ekibinin bu başarısı uluslararası bilimsel bir dergide yayımlandı.
KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Celal Tekinbaş, Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Atilla Türkyılmaz, Prof. Dr Bekir Sami Karapolat ve ekibi tarafından dünyada ilk kez uygulanan bir yöntemle 'Trakea rezeksiyonu ve primer anastomozda dikiş hattı gerginliğini azaltmada retansiyon sütürleri ile konforlu ve güvenli çözüm tekniği' geliştirdiler.
En son bu teknik kullanılarak ameliyat edilen ve bir süreden beri nefes darlığı şikayeti çeken Aliye Veisoğlu (65) geliştirilen yöntem sayesinde rahat ve komplikasyonsuz bir operasyon sonrası dönem geçirirken, Prof. Dr. Celal Tekinbaş, bu metodun uygulandığı herhangi bir olgu ya da yayının bugüne kadar tıp literatüründe olmadığını söyledi. Bugüne kadar buldukları yöntemi 20 hastaya başarıyla ve sorunsuz şekilde uyguladıklarını kaydeden Prof. Dr. Celal Tekinbaş, ana nefes borusunda darlık nedeniyle solunum sıkıntısı veya yetmezliği çeken hastalara dünyada sadece gelişmiş merkezlerde uygulanan ve dikişlerin kopmaması ve de dikiş hattında yeni darlık oluşmaması için nefes borusunun daralan kısmının çıkarıldıktan sonra en az bir hafta süreyle çenenin göğüse dikilmesi yöntemi uygulandığını hatırlattı. Tekinbaş, hastanelerinde geliştirilen ve dünya tıp literatürüne geçen yeni yöntemle hastaların hem konforunu çok olumsuz etkileyen hem de ölümcül komplikasyonlara neden olabilen bu durumu ortadan kaldırdıklarını söyledi.
“Geliştirilen teknik sayesinde hastalar hem ameliyat sonrası dönemi oldukça konforlu geçirmekte, hem de oluşabilecek komplikasyonlar en aza indirilmektedir” ifadelerini kullanan Tekinbaş, geliştirilen bu teknik sayesinde hastaların çene kısmının artık göğüs ön kısmına dikilmediğini ve bu sayede hastaların operasyon sonrası yaşam konforunun çok önemli oranda arttığını belirtti.
AMELİYAT TEKNİĞİMİZ DÜNYADA İLK DEFA TANIMLANAN BİR TEKNİK"
Tekinbaş, ameliyatın dünyada ilk kez tanımlanan bir teknik olduğunu ifade ederek “Bu ameliyat tekniğimiz dünyada ilk defa tanımlanan bir teknik. Bu tekniği şu ana kadar 20 hastaya uyguladık. Hastaların tümü çok konforlu bir ameliyat sonrası dönem geçirdiler ve hiçbir problem yaşamadan şifa ile taburcu edildiler. Nefes borusunda çok değişik nedenlerle darlık oluşabiliyor. Bir süre solunum makinesine bağlı kalan hastaların, nefes borusunun bazı enfeksiyonlarının ve iyi veya kötü huylu tümörlerinin hastaların nefes borusunda oluşturdukları darlık nedeniyle soluk yolunun bir kısmını çıkarmak zorunda kalıyoruz. Rezeksiyon sonrası kalan parçaları ‘Primler anastomoz’ dediğimiz bir teknikle birbirine dikiyoruz. Ameliyattan sonra dikişlerin gerilmeye bağlı açılmaması ve açılmaya bağlı ciddi olumsuzlukların yaşanmaması için dünyada uygulanan metot çenenin iman tahtasının üzerindeki cilde dikilmesidir. Bu durum hastalarda hem olumsuz konfora neden olmakta, hem de komplikasyonlar açısından ciddi riskler oluşturmaktadır. Bu uygulamanın uygulandığı hastaların yutmaları zorlaşıyor, yutkunurken tükrüğü dahil sıvı ve katı gıdalar nefes borusuna kaçıp enfeksiyon yada solunum yollarının tıkanmasına neden olabiliyor. Boyunda şiddetli ağrılar ve kireçlenme meydana gelebiliyor. En az 7 gün çenenin göğüs ön duvarına dikili kaldığını düşünürsek bu olumsuzlukların azımsanmayacak bir oranda gerçekleşebileceği gözlenmektedir. Hastaları bu olumsuzluklardan nasıl kurtarabiliriz düşüncesiyle yola çıktık ve böyle bir teknik geliştirdik” dedi.
"BUNDAN SONRA BİZİM GELİŞTİRDİĞİMİZ YÖNTEM KULLANILACAK"
Tekinbaş, ameliyat teknikleri ile de bilgi vererek “Ameliyat sonrası kalan nefes borusunun yanlarından üst ve alttan iki tane dikiş atıyoruz. Bu dikişleri birbirine bağlayarak gerginliğin 'Anastomoz' hattına değil de yanlardan attığımız dikişlere yansımasını sağlıyoruz. Böylece dikişlerde ayrılma ve buna bağlı patolojiler oluşmuyor. Aslında dünyada çok değişik metotla bizim bulduğumuz bu tekniğin avantajlarını sağlamak için çok değişik metotlar uygulanmış. Ancak bunların hepsi hastaya ayrı sorunlar yükleyen yöntemler olmuştur ve yaygın kabul oranına ulaşamamıştır. Tanımladığımız ve uyguladığımız bu teknikle hastalarımızın baş ve boyun hareketlerinde bir kısıtlamaya ihtiyaç duymuyoruz. Hastalar yemeklerini rahatça yiyebiliyorlar, konforlu bir şekilde uyuyabiliyorlar. Böylece hastaların hem konfor hem de oluşabilecek komplikasyonların azalması açısından uluslararası çok önemli bir dergi tarafından yeni bir teknik olarak kabul edilen bir sonuç ortaya çıktı. 'Dünyada bu patolojiye sahip hastaları tedavi eden merkezlerde bundan sonra bizim geliştirdiğimiz teknik yaygın olarak kullanılacaktır' diye düşünüyoruz" diye konuştu. [Sabah]
Yorum Yazın