Prof. Dr. Kutlu, konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu
Karadeniz Bölgesi’nde fındık mevsimiyle birlikte arı sokması vakalarında da artış oldu. İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Kutlu, özellikle fındık hasadı döneminde çok sayıda vatandaşın arı sokması nedeniyle hastaneye müracaat ettiğini söyledi.
Prof. Dr. Ali Kutlu yaptığı açıklamada, Türkiye'de insanların yaklaşık yüzde 2'sinin arılara alerjisi olduğuna dikkat çekti. Kutlu, “Bu oran arıcı ailelerinde yüzde 6'ya varabilmektedir. Bölgemizde arıcılıkla uğraşan binlerce aile olup mevcut istatistiksel rakamlara göre on binlerce kişinin arılara karşı alerjisinin olması beklenir. İlimizdeki arı alerjisi nedeniyle takip edilen hasta sayısı gerçek hastaların belki de yüzde 1'i bile değildir. Ülkemizde arı sokmasına bağlı yılda kaç kişinin öldüğü tam olarak bilinmemekle birlikte, birçok yayında bahsedilen yıllık 10 ölüm de gerçek rakamı yansıtmaktan çok uzaktır. Kırsal alanda kalp krizi geçirerek öldüğü sanılan birçok kişinin aslında arı alerjisi sonucu öldüğü düşünülmektedir” İfadelerini kullandı.
Kalp ve tansiyon hastaları ölüm riski altında
“Arı sokması sonrası, genellikle sokulan yerde kaşıntılı hafif bir kızarıklık ve şişme ortaya çıkar” diyen Prof. Dr. Kutlu şunları söyledi: “Ağrı kesici ilaç ve buz uygulamaları ile bu reaksiyonlar azalır. Bal arıları soktuktan sonra genelde zehir keseleri deride kalır. Deriye en yakın yerinden kese sıkılmadan çıkarılmalıdır. Yaban arılarının iğnesi deride kalmaz ve birkaç kez sokabilir. Bazı hastalarda 12-24 saat sonra 20 santimden büyük geniş şişlik kızarıklıklar oluşur. Bunlar genelde 1 hafta içinde gerileyerek kaybolur. Bu lokal reaksiyonlar çok sık görülmektedir. Boyun, dil, dudak gibi bölgeler sokulmadıkça tehlike oluşturmazlar. Bu geniş lokal reaksiyonlar ilerideki şiddetli reaksiyonların habercisi değildir. Asıl korkulan reaksiyonlar solunum ve dolaşım sistemini etkileyen nefes darlığı, boğazda tıkanma hissi, çarpıntı, baş dönmesi, karın ağrısı, şuur kaybı ve baygınlık gibi semptom ve şikayetlere yol açan ağır alerjik reaksiyonlardır. Özellikle kalp ve tansiyon hastalığı olanlar arı alerjisi nedeniyle ölüm riski altındadır” diyerek uyarılarda bulundu.
Hastayı ayağa kaldırmayın, ambulansın gelmesini bekleyin
İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Kutlu, arı sokmasına bağlı ciddi reaksiyon geçiren hastaların sonraki arı sokmasında yüzde 50'ye yakın benzer reaksiyon gösterebileceğini kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Şiddetli reaksiyon geçiren hastalar yanlarında mutlaka kendinden enjeksiyon yapan adrenalin iğneleri (oto enjektörlü adrenalin) bulundurmalıdır. Reaksiyon ne kadar erken başlarsa o kadar şiddetlidir. Adrenalinin erken yapılması en önemli tedavi yaklaşımıdır. Arılara yönelik alerji aşıları, anafilaksi geçiren hastalarda en önemli tedavi yaklaşımı olup reaksiyonların ortaya çıkmasını yüzde 90 oranlarında engeller veya belirgin olarak şiddetini hafifletir. Şiddetli reaksiyonlarda hastaların erken ayağa kaldırılması veya yürüyerek hastaneye gitmeye çalışmaları ciddi tansiyon düşmesi ve ritim bozukluğu ile ölümlere yol açabilir. Hastalar ayağa kaldırılmamalı, solunum yolları açık tutularak ambulans beklenmelidir. Şiddetli alerjik reaksiyon geçiren bazı hastalar ciddi ölüm korkusu ve dış ortamda huzursuzluk yaşamaktadır” diye konuştu.
Arılara karşı aşılı olmanın psikolojik açıdan bu hastaları çok ciddi rahatlattığına vurgu yapan Prof. Dr. Ali Kutlu, “Genelde 6 hafta süresince her hafta yapılan aşılarla çok düşük dozlarda arı zehri enjekte edilir. Vücut belli bir dozdan sonra zehre karşı duyarsızlaşır. Arı aşıları mutlaka tecrübeli alerji uzmanları tarafından yapılmalıdır. Belli doza ulaşılan hastalarda duyarsızlığın devamı için aylık olarak aşılama 5 yıl sürdürülür. Kimlerin aşılanması gerektiğine mutlaka alerji uzmanları karar vermelidir” diye konuştu.
Yorum Yazın