Peygamber Efendimiz -sellallahu aleyhi vesellem- oruçlunun iki sevincini açıklıyor.
Nebi sallallahu aleyhi ve sellemin “Oruçlunun kendisiyle haz duyduğu iki sevinci vardır.
Birisi iftar vaktindeki (oruç bozmak) sevinci…”[1]
Bunun hadisini Kelabazi şöyle yorumlamaktadır: İftar vaktinde, orucunu Allah’a halis kılması dolayısıyla kendisine verilecek sevap hastalık, ölüm veya afet vaki olsa dahi verilir. Oruçlu buna sevinir. Halis olarak Allah için bir şey yaptığından dolayı kişi mutlu olur. Oruç tuttuğu için Rabbinin kendisini mükafatlandıracağını düşünen kul buna sevinir. Çünkü hiçbir amel oruç gibi olmayacaktır. [2]
Oruçlu orucu kazasız belasız tamamladığı için sevinçlidir. Çünkü o tüm gün bütün lezzetlerden imsak etmiştir. [3]
orucozelligi2
ORUÇLUNUN İKİNCİ SEVİNCİ
Kulun ikinci sevinci dünyadan ayrılıp Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Çünkü mü’min dünyanın tüm yasaklanmış lezzetlerinden ve şehvetlerinden uzak durup oruç tutar. Oruç tutan kişi iftar edinceye kadar yemez.
Dünyadaki hayatında güneş batınca, dünyadaki lezzetlere karşı tuttuğu orucundan iftar eder. Böylece sevinç yaşar. Mümin ölünce bu korunma süresi bitecek ve mü’min bir ferahlama yaşayacaktır. Yani mü’min dünya hayatının güneşi battığında iftar etmiştir. [4] Zira Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: “Ölüm mü’min için bayramdır.”[5]
Yorum Yazın