Turkcell ana sponsorluğunda, Platin Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Oya Yalıman’ın moderatörlüğünde Dijital Dönüşüm Zirvesi gerçekleştirildi.
2021 ve sonrasına yön verecek dijital dönüşüm trendleri ve uygulamalarının konuşulduğu zirveye; Turkcell Dijital İş Servisleri Kurumsal Ürün Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Ömer Ferit Gazimihal, and Change Değişim Yönetimi Eğitmeni Hamdi İstanbullu, Garanti BBVA Ödeme Sistemleri Üye İş Yeri ve Satış Genel Müdür Yardımcısı Özgür Altan ve Bahçeşehir Koleji Genel Müdürü Özlem Dağ katıldı.
Tüm dünyayı hazırlıksız yakalayan Covid-19 pandemisi; iş dünyasına, dijital dünyaya her yönüyle hakim olmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Üretim-hizmet akışlarında dijital dünyaya adapte olamayan markaların rekabette geri kaldığı, bu alanda gerekli önlemleri çok öncesinden alarak değişime adapte olan markaların ise açık ara öne çıktıları bir dönemden geçiyoruz. Platin Dergisi’nin gerçekleştirdiği zirvede, dijital dönüşümün bugünü ve yarını masaya yatırıldı.
“Pandemide dijitalleşme stratejimizin doğruluğunu gördük”
Turkcell Dijital İş Servisleri Kurumsal Ürün Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Ömer Ferit Gazimihal, “Son 1.5 yıl herkes için olduğu gibi iş dünyası için de çok zor bir dönemdi. Birçok sektörü derinden etkiledi. Turkcell olarak dijital dönüşümümüzü yıllar önce tamamladık. Bugün baktığımızda bireysel servislerimizden BiP, lifebox ve fizy, kendi sektörümüz içinde bizi gururlandıran, örnek gösterilmemizi sağlayan inovasyonlar. Kurumsal müşterilerimiz için ise bugün önemi daha iyi anlaşılan dijital ürünlerimiz ve çözümlerimiz var. Dijital bulut platformumuz Turkcellbulut.com için Türkiye’nin en gelişmiş dijtalleşme hikayesi diyebiliriz. Ancak kurumsal dünyada sadece Turkcell olarak dijitalleşmemiz yeterli değil; Türkiye’nin dijitalleşmesi ve müşterilerimizin daha iyi hizmet verebilmeleri için Turkcell olarak onların dijitalleşmesine her türlü desteği sağlamak için hazırız” diye konuştu.
Kurumların bulunduğu herbir sektörün kendi dinamiği içinde dijitalleşme ihtiyaçlarına özel çözümler ürettiklerini aktaran Gazimihal, sözlerini şöyle sürdürdü: “İki konu çok önemli; dijital altyapı ile ürün ve servisler. Biz de bu anlamda Turkcell olarak eşsiz dijital altyapımız üzerinden kurumlarımıza uçtan uca dijital ürün ve servisler geliştirdiğimiz şirketimiz Turkcell Dijital İş Servislerini kurduk. Siber güvenlik, nesnelerin interneti, büyük veri ve iş uygulamaları en çok odaklandığımız alanlar oldu. Dijitalleşmesini çok önceden tamamlayan bir şirket olarak özellikle pandemide stratejimizin doğruluğunu gördük. Pandemi gösterdi ki dijitalleşme kurumlar için olmazsa olmaz. Bilindiği gibi yaklaşık 1 buçuk yıl önce kurumlar çalışanlarını evlerine göndermeye başladı. Biz de Dijital İş Servisleri olarak hızla çözümler geliştirmeye başladık. Öncelikli olarak çok kısa bir süre içerisinde onlarca çağrı merkezini dijital ortama taşıdık. Türkiye’nin en büyük veri merkezi işletmecisi olarak veri merkezi çözümleri sunduk. Bununla birlikte ürün ve servislerin daha da önem kazanmasıyla ihtiyaca uygun onlarca yeni dijital ürün çıkardık. Video konferans uygulamamızı hayata geçirdik. Çalışanların birilerine temasını control altına almak için ‘Djital Tesis’ uygulamamızı hayata geçirdik. Öte yandan dijitalleşme beraberinde siber zafiyetleri getirebiliyor. Yıllardır alanında uzman ekibimiz sayesinde siber güvenlik çözümlerimiz ile de kurumsal müşterilerimizin yanındayız.”
“Değişim bir süreç, dönüşüm ise sonuçtur”
and Change Değişim Yönetimi Eğitmeni Hamdi İstanbullu ise değişimin bir bir süreç olduğuna vurgu yaparak şu ifadeleri kullandı: “Dönüşüm, sonuçtur. Bizim malzememiz insandır. İnsanları doğru bir hedefe taşımalıyız. Çeviklik, değişimde çok önemli. Her şeyin temelinde insan olmalı. İnsan temelinde yaptığımız araştırmaya göre insanları değişime adapte ettiğimizde 6 kat geri getirim sağlıyor. Kurumlara biraz sabır gerekiyor ama dönüş mutlaka oluyor. Değişimin bir lideri olmalı. Proje yönetimi ve değişim yönetimi iki ayrı nokta. Pandemi sonrası hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Türkiye’deki yapı, insan tarafını ihmal ediyor. Değişim, entegre bir yaklaşım gerektiriyor. Zekanın tanımı değişti, kapsayıcı zeka geldi. Z Kuşağı böyle geliyor. Duyarlılıklarımız arttı. 2030 yılına kadar dünya nüfusunun yüzde 80’i işini kaybedecek. Dönüşüm biraz daha uzantılı bir süreç. Bir insanı, kurumu değiştireceksek önce farkındalık yaratmak zorundayız. Değişim, hedeflerken plan yaptığımız kurum ne kadar istekli onu görmemiz gerekiyor. Dijital değişimin daha başındayız. Bu devam edecek. Kurumların kendi içinde farklı kavramlarla tanışması gerekiyor.”
Marka ve veri işleme
Ödeme sistemleri olarak şu an perakendeden B2B toptan sektörüne, gıdadan kamu sektörüne kadar birçok alana dokunduklarını ve bu sektörlerin gelişimlerini izleyebildiklerini dile getiren Garanti BBVA Ödeme Sistemleri Üye İşyeri ve Satış Genel Müdür Yardımcısı Özgür Altan, dijital dönüşüme her segmentin farklı bir tepkisi olduğunu aktardı. “Özellikle kurumsal şirketler bu sürece liderlik ederken, iki temel yaklaşım söz konusu. Bunlardan ilki, marka algısıyla ilgili. Özelikle müşterilerinin kullandığı yeni kanallara, yeni temas noktalarına kendi markalarını yerleştirmek; bütünlüklü bir marka deneyimi oluşturuyor. Buna markanın dijitalleşmesi diyebiliriz. Bu işin oyun alanı ise sosyal medya” diyen Altan, bir diğer konunun da veri işleme olduğunu vurguladı. Veriyi saklama ve işleme konusunda artık çok önemli imkanları olduğunu dile getiren Altan, Garanti Ödeme Sistemleri olarak her sektör için anlık- saatlik davranışları analiz etme imkanları olduğunu, müşterilerine de bu gelişime ayak uydurmaları adına çok önemli katkılarda bulunduklarının altını çizdi.
Bankalar artık birer teknoloji şirketi
Garanti Ödeme Sistemleri 1999 yılında kurulduğunda vizyonunun, teknolojiyi ödeme sistemlerinde kullanarak Türkiye’de yeni bir oyun kurmak olduğunu söyleyen Altan, o zamanlar için Garanti Bankası’nın zamanının FinTech’i olduğuna dikkat çekti. “Şu anda bankaların aslında büyük bir teknoloji şirketine dönüştüğü günlerden geçiyoruz” diyen Altan, bu noktada djitalleşmenin de kurumlar için demokratikleşme kültürünü beraberinde getirdiğini sözlerine ekledi.
“İnsana yatırım yoksa dönüşüm de yok”
Bahçeşehir Koleji Genel Müdürü Özlem Dağ ise dijital dönüşümü anlatırken hep teknolojiden bahsetiğimizi fakat çok önemli bir konunun atlandığını belirtti: İnsan faktörü… “Sosyal süreçler ve insan olma faktörleri, dijital dönüşüm sürecinin dışında bırakılmamalı. Eğitim, dijital dönüşüme en hızlı ayak uyduran alan. Çünkü eğitimin zaman kaybına tahammülü yok. Bahçeşehir Koleji olarak 20 yıldır dijital dönüşüme yatırım yapıyoruz. Bunun karşılığını da pandemi sürecinde aldık. Eğitim ekosisteminin işleyişinde kriz zamanları çok önemli. Zira çevikliği tam da bu dönemlerde göstermeniz gerekiyor” diyen Dağ, dijital dönüşüm sürecinde öğretmen ve insan kaynağına yatırım yapmadıkça aslında hiçbir şeye yatırım yapmamış olunduğuna dikkat çekti. “Klasik pedagojinin dışına çıkmamız şart. Pedagojik bakış da bu paralelde değişmeli, dijital pedagoji bu noktada çok önemli” diyen Dağ, eğitimde bu dönem sonrasında hibrit yaklaşımın kalıcı olacağına vurgu yaptı.
Uzaktan eğitim, yakından takip
Son olarak 2010’dan bu yana ‘dijital dünya okulu’ felsefesini hayata geçirdiklerini aktaran Özlem Dağ, öğretmen gelişimi ve anne baba gelişiminin de bu sürece dahil olduğunu söyledi. “Tüm yatırımlarımız, bu felsefeyi destekleyecek şekilde şekillendi. Stres ve kaygı yönetimi, çocukları destekleme süreçleri, anne-baba kimliğinin öğretmen kimliğinden daha farklı olduğu gibi birtakım yaklaşımları velilerimize aktardık. ‘Uzaktan eğitim, yakından takip’ süreçlerini hayata geçirdik. Kaygı yönetimi bu noktada ön plana çıktı” diyen Dağ, bu dönemde yalnızca öğrencilerinin anne-babalarına değil, diğer tüm anne-babalara da dijital eğitimlerini açtıklarını söyleyerek sözlerine son verdi.
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Yorum Yazın