Türkiye Komünist Partisi semt ve işçi evlerine bugün bir yenisini daha ekledi. Sıraselviler Caddesi'nin girişinde açılan Beyoğlu İşçi Evi, Ses Tiyatrosu'nda çok sayıda parti üyesi ve dostunun katılımıyla gerçekleşen etkinlikle açılışını yaptı. Açılış etkinliğinin ardından sloganlarla İşçi Evi'ne doğru bir yürüyüş gerçekleşti.
Yapıcılar müzik grubunun performansıyla başlayan etkinlik, sanatçı Orhan Aydın'ın konuşmasıyla devam etti. Aydın, etkinliğin yapıldığı Ses Tiyatrosu'nun kurucusu, yakın zamanda kaybettiğimiz Ferhan Şensoy'u da sahnede andı. Aydın'ın konuşmasının ardından Nâzım Oyun Kolektifi, Nâzım Hikmet'in Memleketimden İnsan Manzaraları'ndan bir bölümü sahneledi.
Beyoğlu İşçi Evi emekçilerin yeni adresi olacak
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan da etkinlikte konuşma yaptı. Okuyan, TKP'nin Beyoğlu'nda varlığını her zaman sürdürdüğünü ve İşçi Evi'nin de bugünden itibaren emek cehennemi hâline gelen semtteki emekçilerin yeni adresi olacağını söyledi.
TKP'nin her gündemle ilgili düzen değişikliği talebinin eleştirildiğini söyleyen Okuyan, bu düzenin temsilcilerinin düzenin devam etmesinin bir fizik kuralı olduğuna insanları inandırmaya çalıştığını ifade etti.
"Bu düzeni değiştirmek geleceğin işidir diyorlar, hadi oradan!"
Okuyan konuşmasına şöyle devam etti:
"Dünyanın her bir noktasında insanlık korkunç bir çaresizliğin içerisine hapsolmuş durumda. Açlık, işsizlik, salgın hastalıklar, çevre felaketleri ne ararsanız var. Merkezde her şeye kâr gözüyle bakan sermaye sınıfı var. Bütün yük işçi sınıfının omuzlarına binmiş durumda. "Bu düzen devam eder" diyorlar ve hiçbir sorunu çözemiyorlar. Örneğin barınma sorununun niye sosyalizmde çözüleceğini düşünüyoruz? Biz istiyoruz ki insanlar sokakta, iş yerlerinde, okullarında ve evlerinde mutlu olsunlar. Bu hakkı elde edemeyen milyonlarca kişi var. Aynı zamanda İstanbul'da bir milyona yakın boş konut var ama bunlar bir yatırım aracı sermaye için. İstanbul'u betona boğdular ve o yatırım araçları boş boş duruyor. Dolayısıyla bu sistem konut sorununu, Kürt sorununu, kadınlara yönelik şiddeti, çocuk istismarını, eğitim sorununu, hiçbir şeyi çözemez. Çünkü bütün bu alanlar sermaye için para kazanmak üzerine kurulu, bu sistemin özü bu. Ve bize diyorlar ki, bu düzeni değiştirmek geleceğin işidir. Yok ya? O kadar kolay olmayacak ama bu bugünün meselesidir. Bunun için de örgütlü mücadele gerekir. Niye yıllarca bekleyelim? Belki yıllarca sürecek daha ama bizim şu anda değişiklik gerekir dememiz gerekir ki kurtulalım. İşçi sınıfını, emekçileri, halkın çoğunluğunu açlığa, yoksulluğa mahkum eden bu düzen değişmeli. TKP bunun için mücadele ediyor."
TKP semt evlerinde ne yapıyor?
"O zaman başka bir soru daha soruyor dostlarımız; bugün ne yapıyorsunuz? O kadar semt evi, işçi evi, köy evi açıyorsunuz, formlar dolduruyorsunuz, yeni üyeler kazanıyorsunuz, buralarda ne yapılıyor? Bu biraz da bir eleştiri niteliğinde. Sanılıyor ki TKP'liler gece gündüz bu düzeni değiştirmek için kafa yoruyor, evet temel görevimiz bu, bu düzeni yıkacağız. Ama biz de yaşıyoruz. Türkiye'nin her yerinde TKP'liler fabrikalara gidiyor, günde 10-12 saat çalışıyor, tezgah başında ter döküyor, hastalanıyor, iş kazası denilen ama aslında kaza olmayan olaylarda sakatlanıyor, hastanelerde, okullarda çalışıyor. Bilim insanları, kültür emekçileri, pek çok iş kolunda varız, TKP'liler de yaşıyor. Ve yaşarken bulundukları koşulların daha fazla çürümesine, emeklerinin daha fazla sömürülmesine, düzenin bilime, sanata, kadına, çocuklara daha fazla düşman olmasına karşı çıkıyorlar. Bunu yaparken gelecekteki kuracağımız toplumun en güzel değerlerini belli ölçülerde yaşatmaya çalışıyorlar. Dayanışıyoruz, kendimizi ve birbirimizi geliştiriyoruz, uğradığımız haksızlıklara karşı örgütlü bir biçimde karşı koyuyoruz."
"İşçi sınıfı işçi evlerine sığamayacak bir güçtür, ona siyasi iktidar yakışır"
"Seçimler yaklaşıyor, şu dönemeci alalım denecek bize. Dönemeci alalım da bu kadar sömürü ne olacak? İşçi ücretleri korkunç geriledi, bu kış faturalar daha da artacak... Ne dedi ana muhalefet partisinin lideri, "Elektiriği az tüketiriz." Oldu! Daha az okuyun, daha az ısının, daha az tiyatroya gidin, daha az spor yapın, daha çok çalışın, trafikte daha çok vakit geçirin... Böyle bir dünya, biz bu dünyayı reddediyoruz. Bizim yalnızca çocuklarımıza değil, kendimize de borcumuz var. Hangi yaş grubunda olursak olalım, bu ülkede çiçekler açtığını göreceğiz. Dolayısıyla bu ülkede binlerce semt evi, işçi evi köy evi açıp bu ülkede örgütlü mücadelenin yarattığı umudu her tarafa taşıyacağız. Bir yandan bugün dik duracağız, bugün haksızlıklar karşısında boyun eğmeden tavrımızı alacağız. Ama asıl meselemiz bu sömürücü sınıfı ve onların lanetli uşaklarını bu ülkeden sepetleyeceğiz. İşçi sınıfı işçi evlerine sığamayacak bir güçtür. İşçi sınıfına siyasi iktidar yakışır. İşçi sınıfına fabrikalara, iş yerlerine, madenlere, akarsulara, Türkiye toplumunun adına el koymak yakışır. Selam olsun Türkiye işçi sınıfına, selam olsun Türkiye'nin aydınlık geleceğine!"
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Yorum Yazın