Geçtiğimiz sezon finansal eksiklerden ötürü UEFA tarafından Avrupa Kupaları'ndan men cezası aldığı için hak ettiği Şampiyonlar Ligi ön elemesine katılım hakkını kaybeden Trabzonspor, 1 yıllık aranın ardından UEFA'nın yeni organizasyonu Konferans Ligi ile Avrupa sahnesine tekrar dönüş yaptı..geçtiğimiz sezon istenilen verimin alınamadığı Afobe, Baker, Marlon gibi kiralık oyuncularla yola devam etmeyen, sözleşmesi biten Hosseini, Campi, Kamil Ahmet Çörekçi gibi oyuncularla sözleşme yenilemeyen, yabancı sınırlaması ve performans düşüklüğü nedeniyle kadroda düşünülmeyen Flavio ve Diabate'yi de süper ligin yeni takımı komşu Giresunspor'a kiralık olarak gönderen Trabzonspor, takımdan ayrılmak isteyen ve sezon sonu sözleşmesi bitecek olan Caleb Ekuban'ı da 2.1 milyon Euro bonservis bedeliyle İtalyan'ın Genoa takımına gönderdi..
Sezon biter bitmez yaz transfer dönemine futbolunun olgunluk dönemini yaşayan, bonservisi elinde olan kariyerli oyuncular Hamsik, Gervinho, Peres ile hızlı bir giriş yapan Trabzonspor genel kanaatin aksine benim çok beğendiğim, kendisinden ümitli olduğum Koita ile hücum hattına da alternatif yarattı..Marlon'dan boşalan Sol bek pozisyonu için yabancı sınırlaması ve düşük maliyeti nedeniyle İsmail Köybaşı transferini yapan Trabzonspor Flavio'nun ayrılmasından ötürü ortasahanın kaybettiği dinamizmi, gençlik ateşi boşluğunu da bonservisi elinde olan Dorukhan Toköz'ü transfer ederek doldurdu..Sørloth'un takımdan ayrılması sonrası Djaniny ve Afobe de istediğini bulamayan Trabzonspor santrafor mevkii için Abdullah hocanın listesinde ilk sırada yer alan Danimarkalı golcü Andreas Cornelius ile anlaştı ve yaz transfer sezonunun kendi adına en maliyetli transferini yaptı..
2021-2022 sezonunu ülkesi Norveç'te ve Avrupa'da son 10 sezonda adından sıkça söz ettirmeye başlayan takımı Molde ile Trabzon'da oynanan UEFA Avrupa Konferans Ligi 3. Ön Eleme Turu ilk karşılaşması ile resmi olarak açan Trabzonspor özellikle ofansif olarak oynadığı baskılı ve bol pozisyonlu futbolunu hücum oyuncularının beceriksizliği ve defanstaki hatalardan ötürü galibiyetle taçlandıramadı fakat 3-3 biten ilk maçın ardından UEFA'nın yaz başında deplasman golü avantajı kuralını kaldırmış olmasından ötürü Norveç deplasmanına ümitli giden Trabzonspor özellikle ilk 15 dakikada sahaya ağırlığını koydu fakat bulduğu pozisyonları gol ile neticelendiremedi..
Molde takımı da tipik bir İskandinav takımı gibi haddini bilerek, fazla maceraya girmeden, kompakt bir futbol oynayarak Trabzonspor'un hücuma çıkışlarında geride eksik yakalanmasının fırsatını kolladı ve zaman zaman tehlikeli pozisyonlar da yarattı..Trabzonspor'da son 3 sezondur devam eden skoru koruyamama ve özellikle maç biterken gol yeme hastalığı nüksedince maç berabere sonuçlandı ve uzatmalara gitti..Açıkçası son dakika gelen golle tura tutunmanın vermiş olduğu moralle Molde'nin uzatma dakikalarında daha avantajlı taraf olduğunu düşünmüştüm fakat Trabzonspor hiç panik yapmadan, karamsarlığa kapılmadan futbolunu oynadı birkaç pozisyona da girdi fakat değerlendiremedi ve maç uzatmalara gitti..kaptan Uğurcan Çakır daha önce penaltılar konusunda taraftarda yarattığı olumsuz algıyı yıkarak Trabzonspor'un adını üst tura yazdırmasında kilit oyuncu oldu..Artık rakibimiz İtalya'nın yaklaşık 400 milyon Euro'luk kadro değeriyle dikkat çeken köklü başkent takımı Roma..Ben bu eşleşme konusunda genel kanaatin aksine ümitsiz değilim..Roma gibi hedefleri çok büyük olan bir takımın şampiyonluk ödülü "Gelecek Sezon UEFA Avrupa Ligi Gruplarına Direkt Katılmak" olan bir turnuvaya motive olmakta zorlanacağına ve Trabzonspor maçlarına rotasyonlu kadroyla çıkacağına inanıyorum..Bu faktörler bizim için avantaj olabilir..Yeterki sahaya "Nasıl Olsa Roma Bizi Eler" anlayışıyla çıkmayalım..Roma'ya elenmek kolay fakat Roma'yı elemek olay olur..
İnanmak başarmanın yarısıdır derler..Ne olursa olsun sonuca takılmadan bu eşleşmenin keyfini yaşayalım.
Facebook Yorum
Yorum Yazın